Göbeklitepe’nin Sırrı Ne?

Bir çobanın hayvan otlatırken farkettiği Göbeklitepe, dünyanın en eski arkeolojik alanıdır. Bugüne kadar yalnızca yüzde beşi bulunan Göbeklitepe hakkında pek çok iddia ve söylenti bulunuyor.


Dinler tarihini etkileyen Göbeklitepe, bilinen ilk ibadet merkezidir.

Ayrıca büyük kaya parçalarının şekilli bir biçimde buraya taşınmış olmasından ötürü, yerleşik hayatın başlangıcı olarak da kabul edilmiştir.


Göbeklitepe nasıl keşfedildi?

1938 yılında, sürüsünü otlatan bir çoban tarafından farkedildi Göbeklitepe. Keşfedilmeden önce Şanlıurfa halkı burada dilek dilerlerdi, hastaları olanlar buraya gelip şifa bulduklarını söylerlerdi. Çocuğu olmayan Göbeklitepe’ye gelir ve burada kurban keserdi.

O çobansa, sürüsünü otlatırken iki tane resimli taş farketti. Taşlardan biri, yarım insan boyunda bir kertenkeleydi. Çoban, çıkan iki anıtı da Şanlıurfa Müzesi’ne teslim etti. Müzedeki görevliler bu iki anıtı çok önemsememiş olsalar da, sergilenmek üzere müzenin heykel bölümüne yerleştirdiler.

1992’de Alman arkeologlar Nevali Cori’deki kazı çalışmalarının ardından, bölgeden çıkan heykelleri Şanlıurfa Müzesi’ne teslim ederken Göbeklitepe’den çıkan bu iki eseri fark ettiler ve Göbeklitepe’ye gidip kazı çalışmalarını başlattılar.

Kazılardan çıkarılan 45 adet T şeklindeki taş anıtın üzerinde yabani domuz, ördek, yılan, aslan, balık ve avcılık yapan insan figürleri vardı.

Bu anıtların yaklaşık olarak ağırlığı 15 tondur ve yükseklikleri 6 metredir.

Ayrıca kazı çalışmaları sırasında çakmak taşından araçlar, taştan boncuklar, kaplar ve birçok figür de ortaya çıkmıştır.


Sütunlar üzerindeki diğer figürlerden farklı olarak, aşağı doğru iner şekilde tasvir edilen üç boyutlu aslan kabartması en fazla dikkat çeken eserler arasında. Bu ve diğer aslan figürleri neolitik dönemde aslanların Anadolu’da da yaşamış olma ihtimalini güçlendiriyor.

12000 yıl önce inşa edildiği ortaya çıkarılan, yerleşik yaşama geçiş tarihinin yeniden yazılmasına yol açan Göbeklitepe, çok sayıda dairesel yapıdan oluşuyor.

Şu ana kadar 4 adet anıtsal yapı ortaya çıkartılmıştır. Ancak yapılan ölçümler sonucunda Göbeklitepe’de en az 20 anıtsal yapıtın olduğu anlaşılmıştır.

İnsanın avcı toplayıcı olduğu bu dönemde, ileri düzeyde mimarlık gerektiren tapınaklar inşa etmesi, dünyada büyük bir şaşkınlık uyandırmıştır. Neolitik (cilalı-yeni taş devri) dönemde insanlar yerleşik hayata yeni geçmiş ve tarım henüz başlamıştı.

İnsanların elinde yeterli imkan ve olanağın olmadığını düşündüğümüz bir dönemde, bu görkemli tapınak nasıl inşa edildi?


Tapınağın İnşası

Bugüne kadar elde ettiğimiz bilgiler; Göbeklitepe’nin inşa edildiği dönemlerde, insanların bitki toplayarak, hayvanları avlayarak küçük gruplar halinde yaşadığını gösteriyordu. Göbeklitepe’nin inşası içinse, muhtemelen ilk kez bu kadar kalabalık bir grup olarak bir araya geldiler. Bizi bunu düşünmeye iten sebep, tapınağın yapımı için kayalık bölgelerden taşınan büyük sütunların ve ağır taşların 2 kilometre boyunca, el arabası veya yük hayvanları olmadan insanlar tarafından bölgeye getirilmiş olması.

Uzun yıllar kullanıldıktan sonra üzerinin toprakla kapatılması da, inşa edilmesi kadar zor ve uğraştırıcıydı.

Peki, neden tapınağın üzeri toprakla kapatıldı?

Göbeklitepe hakkında birçok söylenti ve iddia vardır: Hz. İbrahim’in Tapınağı olduğu, Sirius’a tapmak için inşa edildiği, dinin doğduğu yer ve hatta cennet bahçesi (Aden Bahçesi) olduğu söylenmektedir.

Kazıları yöneten Alman Arkeolog Klaus Schmidt:

‘Tüm kanıtlar gösteriyor ki, burası insanlığın doğduğu yer. Göbeklitepe, Adem’le Havva’nın yaşadığı Cennet Bahçesi’nde bir tapınaktı.’


Sirius’a tapınmak için inşa edildiği iddiası…

İtalyan Arkeo-astronom Giulio Magli, Göbeklitepe’nin Stonehenge gibi gök cisimlerinin hareketlerini takip etmek ve onlara tapınmak için yapıldığını iddia ediyor. Göbeklitepe’nin inşa edildiği dönemdeki gökteki yıldızların konumlarını tespit ettiğine dayandırıyor.


Klaus Schmist’e göre; Göbeklitepe bir tapınak alanı. Dini bir merkezde toplanan insanların bu merkeze yakın olma ihtiyacı, onları yerleşik yaşama geçişe mecbur bırakmıştır. Bu tapınak ve çevresinde yaşayan insanlar, zamanla yeterli kaynak elde edebilmek için tarımsal yaşama geçmiştir. Böylece dini inanç ve tapınaklar, beraberinde tarımı ve yerleşik yaşamı zorunlu kılmıştır.

Peki, sizce sırrı hala çözülemeyen Göbeklitepe’yi bu kadar eşsiz ve özel yapan nedir?
Daha yeni Daha eski

İletişim Formu